آشنایی کافی با زبان ترکی استانبولی و فرهنگ ترکیه؛ لازمه اصلی یک اقامت و زندگی مطلوب در این کشور است.
موضوع دانستن زبان محلی در مورد هر کشوری که به آن سفر می کنید صدق می کند. این موضوع البته هنگامی اهمیت بیشتری می یابد که

بخواهید بطور دائم یا برای مدتی در آن کشور اقامت نمایید. آشنایی به زبان به شما کمک می کند که با مردم بومی از هر قشر ارتباط حاصل کنید، امور روزمره خود را به آسانی انجام دهید و احتیاجات خود را برطرف نمایید اما آشنایی به فرهنگ به شما کمک می کند با مردم بومی راحتتر انس بگیرید، دخل و خرج بسیار بهتری داشته باشید، کمتر احساس غربت نمایید و از فرصتهای احتمالی خرید و تفریح و ... بهتر استفاده کنید.
عجم علیسی در این سایت برای آشنایی بیشتر چشم و ذهن با زبان ترکی، حکایات، خاطرات و نکات آموزنده ای را به زبان ترکی استانبولی منتشر می کند. مطلب نخست این سری با عنوان «پولتان را نجات دهید» و با موضوع نکات مهم هنگام خرید طلاجات چندی پیش منتشر شد. مطلب حاضر حاوی دو حکایت آموزنده فکاهی- انتقادی نیز با هدف آشنایی بیشتر چشم و ذهن با زبان ترکی تقدیم می شود:


BİZ BU BOKU NİYE YEDİK?!!!
Köylünün biri traktörle şehre gidiyormuş. traktöre bağlı yarı romörkte gübre götürüyormuş.
Yolu üzerinde aynı istikamette yürüyen bir köylüsünü görünce, onu da bindirmiş.
Sonradan binen zat, bir süre sonra bizim traktörlü köylüye sormuş: "Ahmet, traktörü bana verirmisin?!" diye.
Ahmet olayın gırgırında olacak ki "Neden olmsaın? sen o gübreden bir dolu avuç ye de traktörü kap!" diye cevap vermiş.
Adam bir an için romörkteki gübreyi gözden geçirdiği gibi, avucunu doldurup, ağzına tıkamış. yemiş.
Ahmet bunun üzerine traktörü teslim etmek zorunda kalmış tabii. Fakat "Mahmut! ben seni köylümsün diye yoldaş olarak bindirmiştim. sen de beni bindir bari. nasılsa istikametimiz aynı." diye ricada bulunmuş. Mahmut da bu isteği geri çevirmemiş, bindirmiş Ahmedi.
Şimdi traktörünü kaybetmiş olan Ahmet çok mutsuz ve kederli. Mahmut ise düşünmeye başlamış. "Ulan köye dönünce köylü sormayacak mı bu traktörü nasıl aldın diye. ben de söylemezsem, Ahmet, boku yedi de öyle aldı diyecek! ondan sonra köylü tükürükte boğmaz mı adamı? en iyisi ben bunu geri vereyim." diye efkarlanmışmış. Düşünmenin sonucu bu ya, Ahmete dönerek "Ahmet, traktörünü istiyormusun?" diye sormuş. Ahmetin gözleri parlamış "istemezmiyim?" diye söyleyerek, oturduğu yerde ayağa kalkmış.
Fakat Mahmut daha kurnazmış. İşi sağlama bağlamak istemiş olacak ki "O arkadaki gübreden bir dolu avuç ye bakayım" demiş.
Ahmet bir gübreye bakmış, bir de direksiyonu Mahmutun elinde hır hır ederek ilerleyen traktöre. "Ulan gübre adamı öldürse, bu eşeği şimdiye kadar öldürmüş olurdu. yiyelim de malımıza sahip çıkalım" diye düşündüğü gibi, avucunu doldurup, yemiş.
Ahmetin bu hareketi üzerine yine yerlerini değiştirmişler. Ahmet direksiyon başına, mahmut ise şöfor koltuğunun yanındaki oturma yerine geçmiş. Yine uzadıkça uzayan yollarına devam etmişler. bir ara Ahmet bakmış ki Mahmut çok mutsuz. hem de derin efkarlara dalmış gitmiş.
"Mahmut, kardeşim sana ne oldu? nedir seni bu kadar mutsuz eden? yoksa traktörü kaybettiğine mi üzüldün? ama zaten traktöre para vermemiştin ki?" diye sormuş Ahmet.
Mahmut ise şöyle cevap vermiş:
"Hayır, hayır. traktörü kaybettiğime filan değil de, düşünüyorum, düşünüyorum da, biz bir alış veriş yaptık. İlk başta senin traktörün vardı. benim ise yoktu. şimdi yine senin traktörün var, benim ise yine yok. tamam diyorum, parasal her hangi bir işlem yapmadık. sonucunda da ikimizin de ilk baştaki durum ve konumlarda olmamız gayet normal. ancak anlamadığım şey şu: durduk yerde boku neden yedik ki? bunun açıklamasını yapamıyorum kendime!"


MUHATAP OLDUĞUN KİŞİ EŞEK. ANLAMAZ! ANLAMIYORMUSUN?!!!
Arının biri ovadaki otlaklıklarda geziniyor, çiçeklere konup, özünü alıp tekrar havalanıyormuş. Orada otlanmaya bırakılan bir eşek arıyı görünce:
- Şşşşiit! Alo! N'apıyorsun bakiiiim sen?!
- Merhaba eşek kardeş! Ben şu çiçeklerin özünü alıyorum. Arıyım ya, işim bu.
- Özü de ne demek? Çiçeğin özünü alıp da ne yapıyorsun?
- Çiçeğin tam orta yerindeki şu telciklerin içinde sıvı bir madde bulunur. Çiçeğin özü dediğim odur. Onu alıp, yuvamıza götürüp, orada bal yapıyoruz...
- Sen benimle dalga mi geçiyorsun hayvan herif?! Ben bu çiçekleri toplu olarak ağzıma alıp, yutarken, tezekten başka da bir şey üretemiyorum. Oysa sen bunların bilmem nesinden alıp da bir şeyler yaptığını hem de iftiharla nasıl söylersin? Ben eşekmiyim?!!!
- Efendim! İnanmıyorsan ben yuvamızda yaptığımızdan sana gösterebilir, seve seve tattırabilirim.
Arının bu cevabı üzerine, arı önden uçarak, eiek de arkadan yürüyerek arıların peteğine doğru ilerliyorlar. Bu sahneyi gören kovan bekçileri kraliçeyi haber ediyorlar:
- Sayın majesteleri! Yuvamıza, bizim çocuklardan biriyle birlikte bir eşek yaklaşmakta. Ne emredesiniz?!
Endişelenen kraliçe hemen dışarı çıkıyor ve yaklaşan arı ile eşeği görünce şoke oluyor. Önden yol gösteren arıya ‘bu ne lan?!’ gibisinden işaret yapınca, arı:
- Sayın kraliçem, sayın eşek hazretleri bizim çiçek özüyle ne yaptığımızı merak etmiştir. Kendisine yaptığımız balı göstermek ve musaide ederseniz tattırmak istemiştim!
Eşek sinirli, aynı zamanda alaylı bakışlarıyla bekliyordu. Arılar kovanın etrafına toplaşıp, kraliçenin ne diyeceğini merak ediyorlardı. Kraliçe çok kısa bir duraksamanın ardından yanındaki iki bekçiye eşeğin önünden gelmiş olan arıyı öldürmelerini emretti:
- Şu salak arıyı hemen öldürün! Eşek hazretlerinin buralara kadar zahmet etmesine sebep olmuş! Sen anlamıyormusun eşek hazretlerinin bizlerden çok daha zeki olduğunu?! Nasıl zahmet vermeye kıyarsın kendisini?!
Arı neye maruz kaldığını şaşırdığı gibi, bekçi arılar da kraliçenin öldürme emrinin gerçekçi olamayacağını düşündüklerinden önce duraksamışlar ama kraliçenin yükselen sinir ve gazabını görünce, emri yerine getirmişler. Kraliçe eşeğin egosunu okşar mahiyette bir şeyler söylemiş ve onun kazasız belasız kovandan uzaklaşmasını sağlamış. Eşek uzaklaşınca arılar kraliçeye neden işçi arıyı, doğruyu söylediği halde öldürttüğünü sormuşlar.
Kraliçe: Evet! Rahmetli işçi arı doğru söylemiş. Biz bal üretiyoruz. Ama muhatabının eşek olduğunu anlamayacak kadar geri zekalı olduğundan, yuvamızı başımıza yıktıracaktı nerdeyse. Bunu yapmasam, şu anda ne kovandan ne de hiç birimizden eser kalmayacaktı. Muhatabın eşekse, lafı uzatmayacaksın. Varsın dediğine inanmasın. İnanmasa daha iyi ya!

 

1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 میانگین 0.00 (از 0 رای)

 

سلام هموطن، به سایت ایرانیان استانبول خوش آمدید. جهت ترجمه رسمی ترکی استانبولی ارزان، فوری، رسمی و غیررسمی در سراسر کشور و نیز خارج از کشور، راهنمایی و همراهی و انجام تمامی امور به خرید ملک و مستغلات در استانبول، گردش و تجصیل و اقامت در خدمت هموطنان گرامی هستیم...