AKP ve iktidarına daha ilk baştan beri hep kuşkuyla baktığımı söylemem lazım. Bu intiba 15 temmuz 2016 fetö darbesinde bile ne yazık ki AKPye güven doğurmadı hatta daha da kuşkulandım.

Konuyu olabildiğince sadeleştirerek ele almaya çalışacağım. Cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimlerine iki Aydan bile daha az bir zaman kaldığı 15 Mart 2023 olan bugün itibariyle, Türkiyedeki siyasi tabloya baktığımda çok vahim bir durum görüyorum. Deprem ve ekonomik durumu bile gölgede bırakmayı başarmış siyasi denklem kurgusunun belli odaklara hizmet edecek şekilde ve/veya belki de hizmet etmeyi sürdürecek şekilde kurulmasını/devamını sağlayacak bir durumdan bahsetmekteyim.

Cumhurbaşkanı adaylarına baktığımızda, ilk sırada an itibariyle bu makamda oturmakta olan, dünyada benzeri olmayan mülteci krizi, yüksek enflasyon, depremzedelere yardımda yetersizlik vb. bir sürü sorunun doğrudan veya dolayılı olarak zanlısı durumundaki sayın Erdoğan var. Diğer tarafta, en azından AKP'nin yetersiz görünümü vermeye başladığı son  yıllarda bile onun kazanmasına (dolaylı olarak) yardım etmiş olan, pasif söylemlerle hep savunma konumunda kalan ve iktidarın en bariz hatalarından bile gündem oluşturamayan ana muhalefet partisi CHP başta olmak üzere muhalefet kanadının en büyük ittifakının adayı sayın Kılıçtaroğlu bulunmakta. Bu ikisine ilaveten bir de sayın Oğan ile sayın İnceyi de aday olarak görmekteyiz.

Türk siyasetinde günümüzde varolan aktif siyasette hatta siyasi değerler olarak, Meral Akşener, Ümit Özdağ, Selahattin Demirtaş, Alpaslan Türkeş vs. çok sayıda insan içerisinden yukarıda sayılan dört kişi, Türkiye Cumhuriyetinin on üçüncü cumhurbaşkanlığına adaylar.

Ben sayın Erdoğan ile sayın Kılıçtaroğlu ile ilgili görüşümü aslında yukarıdaki bir kaç satırda beyan etmiş bulunuyorum ve tüm 4 kişi içerisinde bir az sayın Oğan'a sıcak bakabilmekteyim. Sayın Oğanın geçmişi ve savunduğu düşünce ve ait olduğu kültürel seviye ve değerler mevkii bana kendisine sıcak bakmamı sağlıyor ancak sistem, türk seçmeninin ilk iki kişiden birine yönelmesi gerektiğini dayatıyor.

Sayın Erdoğanın yaptıkları, yapacaklarının referansıdır ki (yaptıkları) her yönüyle ele alındığında, (siyasette -hele iktidar olarak- bir yanlış nerdeyse tüm doğruları götürebilirken) ne yazık ki pek bir savunulacak tarafı kalmıyor. Çünkü AKP için yapılan hata diye bir söylemin yerine yapılan hatalar silsilesi artık geçmektedir.

Sayın Kılıçtaroğlu ise muhalefet cephesinde olduğundan, bir avantajı ve bir de dezavantajı bulunmaktadır. Avantajı, muhalefet cephesinde olması nedeniyle daha rahat konuşabilir olması. Dezavantajı ise, bütün umudunu, verdiği umutların güçlü ve etkili olmasından medet umuyor olması. Bugün baktığımızda, yanına aldıkları itibariyle bunu da yapamadığını ve yapamayacağını görüyoruz. Sayın Davutoğlu yanındayken, mülteci krizine karşı ortaya attığı çözüm vaatlerinin, sayın Babacan yanındayken (HDPnin destek vereceğini buraya eklemiyrum bile) üniter devletin korunacağı ve sayın Akşener yanındayken yerel yönetimlere daha çok yetki tanımak vs. ile ilgili vaatlerinin inandırıcılığı ne kadar olur?

Sayın Kılıçtaroğlu çok iyi biri olabilir ama şahsi hayatta erdemli biri olmak, (bırakın bir ülkeyi) bir partiyi bile yönetmek için yeterli bir değer değildir.

Bu arada bir araştırma ve anket şirketinin (AR-G) 15 mart itibariyle paylaştığı seçim anketi şöyle:

Millet İttifakı'nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu: Yüzde 46,2
Cumhur İttifakı'nın adayı Recep Tayyip Erdoğan: Yüzde 43,1
Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce: Yüzde 7,6
Ata İtifakı'nın adayı Sinan Oğan: Yüzde 3,1

(Partilerle ilgili ise şöyle: 

AK Parti: Yüzde 31,4      

CHP: Yüzde 27,6       
İYİ Parti: Yüzde 12,9
HDP: Yüzde 12,1
MHP: Yüzde 6,6
DEVA: Yüzde 1,6
Memleket Partisi: Yüzde 1,3
Saadet Partisi: Yüzde 1,3
Zafer Partisi: Yüzde 1,1
Gelecek Partisi: Yüzde 0,9
Demokrat Parti: Yüzde 0,4
DİĞER: Yüzde 2,8)

 

Evet AKP uzun bir süre sonra düşüşe geçmiştir ve sayın Erdoğanın şahsi karizması son yıllarda bu yetersizliği büyük ölçüde karşılarken, artık o da yetmeyeceğe benziyor. İktidar sofrasının etrafından geçinen pohpohlayıcıların bile yavaş yavaş kıvırdıklarına şahit olabileceğiz. Ancak yine de iktidar partisi, durumu tamamen veya kısmen kurtarmak için HDPyi son anda (hatta seçimlerin ardından) kapatmak, Hüda-par ile birliktelik vb. bir çok şeyi bile kendi menfaatleri lehine kullanmak üzere deneyecektir diye düşünüyorum. ve galiba hepsini yüzüne gözüne bulaştıracak çünkü alternatifi vardır.

 

Soru şu: Koca bir ülkeyi, hem de bunca değerli siyaset insanları (veya siyasette başarılı ve etkin olabilecek insanları) varken, neresini tıkasan bir tarafı su sızdıran kişilere mahkum etmek hangi mahfillerin işine yarıyor?

Seçimler hızla yaklaşıyor ve kısa bir zaman sonra geçmiş olacak. Ve güya yeni durumlar ve gündemler konuşulacak bir sonraki seçime kadar.

Bu durum beni Hindistan yapımı Eşek Kral çizgi filmini, bir de George Orwellin Hayvan Çiftliği kitabını andırıyor.

(Bu konuda daha önce yazdıklarım -bence- hala geçerlidir)

 

 

1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 Rating 5.00 (2 Votes)

 

Merhaba! hoş geldiniz. İranda ticaret yapmayı, pazar araştırması yapmayı/yaptırmayı ve gezmeyi düşünüyorsanız, doğru yerdesiniz. tekrar hoş geldiniz...